EY (Ernst & Young) ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) iş birliğiyle hazırlanan 14. Küresel Bankacılık Risk Yönetimi Araştırması’nın sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Araştırma, bankacılık sektöründe üst düzey risk yöneticilerinin (CRO) karşılaştığı güncel zorluklara ve geleceğe dönük önceliklerine ışık tutuyor. Araştırma sonuçlarına göre, bankalar çeşitlenen riskler karşısında daha çevik, teknoloji odaklı ve insan kaynağına dayalı bir strateji benimsemek zorunda.
Siber Riskler ve Jeopolitik Belirsizlik İlk Sırada
Araştırmaya katılan CRO’ların %75’i siber tehditlerin önümüzdeki yıl da en büyük endişe kaynağı olacağını belirtiyor. Bu riskleri sırasıyla operasyonel dayanıklılık (%38) ve jeopolitik belirsizlikler (%36) izliyor. Katılımcılar, para politikalarındaki dalgalanmalar ve küresel ticaret gerilimlerinin, risk ortamının doğrudan şekillenmesinde etkili olduğunu vurguluyor.
Yapay Zekâ ile Dönüşen Risk Stratejileri
Araştırma, bankacılık sektöründe yapay zekâ (AI) kullanımının giderek daha stratejik bir hale geldiğini gösteriyor. CRO’ların %59’u operasyonel dolandırıcılığı önlemede, %44’ü regülasyonlara uyum süreçlerinde ve %40’ı ise kredi riski analizlerinde GenAI teknolojilerini kullandıklarını ifade ediyor. Yapay zekâ sayesinde rutin iş yüklerinin azalması ve analitik yeteneklere daha fazla odaklanılması bekleniyor.
Senaryo Planlaması ve Finansal Risklere Karşı Önlemler
Araştırmaya göre, CRO’ların %58’i iklim risklerinin, %56’sı jeopolitik tehditlerin yönetiminde senaryo analizi ve stres testi uygulamalarını artırdığını belirtiyor. Katılımcıların %52’si ise finansal risk yönetiminde ölçümleme, test etme ve analiz gibi alanlarda iyileştirme hedeflediklerini bildiriyor. Ayrıca CRO’ların üçte ikisi (%62), risk iştahını azaltma veya yüksek riskli bölgelere yönelik kredi politikalarını daraltma eğiliminde.
İnsan Kaynağı ve Yetkinlikler Stratejik Öncelikler Arasında
Teknolojik dönüşüme rağmen risk yönetiminin hâlen insan kaynağına dayalı olduğu vurgulanıyor. CRO’ların öncelikleri arasında dijital beceriler (%63), değişken risk ortamına uyum sağlama kapasitesi (%54) ve belirli alanlarda uzmanlaşma (%51) öne çıkıyor. Ayrıca, organizasyon yapılarında yeniden yapılanmaya gidileceği ve önümüzdeki üç yıl içinde risk yönetimi ekiplerinin sayıca artırılacağı öngörülüyor.
Organizasyonel Yapılarda Esneklik Arayışı
Araştırma, bankaların yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda organizasyonel düzeyde de risk yönetimi yapılarını yeniden tasarladığını ortaya koyuyor. Katılımcıların %64’ü daha fazla kaynak ayırmayı, %68’i ise tam zamanlı çalışan sayısını artırmayı planlıyor. Dış kaynak kullanımı ve hibrit personel modelleri ise önümüzdeki dönemde daha yaygın hale gelecek.
EY ve IIF’nin araştırması, günümüz finans dünyasında risk yönetiminin sadece dışsal tehditlere yanıt vermekten ibaret olmadığını; aynı zamanda stratejik karar alma, teknolojik adaptasyon ve insan kaynağı yönetimi ile doğrudan ilişkili çok boyutlu bir süreç haline geldiğini ortaya koyuyor.