İmamoğlu’nun Tutuklanması Sonrası Siyasal Ajanda Yeniden Şekilleniyor
Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınması ve tutuklanması sonrası Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’deki siyasi dengeleri sarsabilecek yeni bir strateji geliştiriyor. Ana muhalefet partisi, bu gelişmeyi bir “demokratik kırılma” olarak değerlendiriyor ve kamuoyunu erken seçime yönlendirme amacıyla yeni araçlar devreye sokuyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla, partinin öncelikli gündemlerinden biri haline gelen erken seçim talebi, çok katmanlı bir siyasi kampanyanın merkezine yerleştirildi.
Ara Seçim Formülü: 22 Milletvekili İstifası Gündemde
CHP’nin masasında değerlendirmeye alınan en somut seçeneklerden biri ise Anayasa’nın 78. maddesine dayanan “ara seçim” formülü. Bu maddeye göre, milletvekili boşluklarının toplam sayısı TBMM’nin üye tam sayısının %5’ine, yani 30 vekile ulaşırsa ara seçim zorunlu hale geliyor. Mevcut durumda sekiz sandalye boş bulunuyor. CHP yönetimi, en az 22 milletvekilini istifa ettirerek bu sayıyı tamamlamayı ve anayasal olarak seçimi zorunlu kılmayı hedefliyor. Ancak bu plan, istifaların TBMM tarafından onaylanmasına bağlı olduğu için siyasi riskler barındırıyor. İktidarın istifaları reddetme veya kısmi onaylama yoluyla ara seçim hamlesini boşa çıkarma ihtimali, CHP içinde de teknik olarak zorluk yaratabileceği endişesiyle tartışılıyor.
Mitingler ve Seçmen Haritası: “AKP Kalelerinde” Oy Arayışı
CHP, sadece anayasal yollarla değil, sokak siyasetiyle de erken seçimi gündemde tutmayı hedefliyor. Yozgat gibi muhafazakâr seçmenin yoğun olduğu bölgelerde dahi yapılan mitinglerde alınan olumlu geri bildirimler, partiyi bu stratejiye daha fazla yöneltti. Parti yöneticilerine göre CHP, özellikle genç ve 60 yaş üzeri seçmenlerden yüksek oranda destek alırken, 30-60 yaş aralığındaki çalışan kesimde zorlanıyor. Parti, bu gruba yönelik sosyal politika ve ekonomik vaatlerini yeniden şekillendirmeyi planlıyor.
Parti, halk nezdinde seçim çağrısını meşrulaştırmak ve taban motivasyonunu artırmak amacıyla Türkiye’nin farklı bölgelerinde mitinglere devam ediyor. CHP'nin miting stratejisi özellikle iktidar partisi AKP’nin güçlü olduğu illerde oy artışı sağlamak üzerine kurulu. Örneğin, Yozgat’ta yapılan ölçümlerde CHP’nin oy oranının %38’e ulaştığı ifade ediliyor. Bu tür alan araştırmaları, CHP’nin kampanyasını seçmen davranışlarına göre şekillendirmesi açısından önemli bir veri kaynağı olarak kullanılıyor.
Ayrıca İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlatılan imza kampanyası da yeni etkinliklerle hızlandırılacak. CHP, bu kampanyayı yalnızca İmamoğlu’nun serbest kalması için değil, genel anlamda halkın siyasi iradesinin yok sayılmasına karşı bir direniş sembolü olarak konumlandırıyor.
Haziran’da Program Kurultayı: Vizyon Yenileniyor
CHP, Haziran 2025’te gerçekleştireceği “program kurultayı” ile yalnızca örgütsel değil, ideolojik açıdan da yenilenmeyi hedefliyor. Parti yönetimi, yeni siyasi programın sadece parti üyelerinin değil, tabandan gelecek önerilerle geniş bir katılım süreciyle şekilleneceğini belirtiyor. Kurultayda, temel haklar, ekonomi, adalet ve dış politika gibi ana başlıklarda kapsamlı güncellemeler yapılması planlanıyor. Bu adım, CHP’nin seçmenle yeniden bağ kurma ve partiye mesafeli kesimlere güven verme stratejisinin temel yapı taşlarından biri olarak görülüyor.
“Silivri’den Cumhurbaşkanlığı Kampanyası”: İmamoğlu’nun Rolü Sürüyor
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası CHP yönetimi, kamuoyuna net bir mesaj veriyor: “İmamoğlu bu sürecin dışına itilmeyecek.” Parti yetkilileri, İmamoğlu’nun cezaevinden kampanya yürüteceğini ve Silivri'nin bu kez sembolik bir direniş alanına dönüşeceğini belirtiyor. Ankara ve İstanbul’da kurulması planlanan “Cumhurbaşkanlığı kampanya ofisleri” de bu süreci destekleyecek şekilde yapılandırılacak. Bu bağlamda CHP, kamuoyunda oluşan mağduriyet algısını muhalefet lehine kullanmayı ve demokrasi vurgusunu merkeze alan bir söylem inşa etmeyi planlıyor.
Sonuç olarak, CHP erken seçim çağrısını çok yönlü bir stratejiyle desteklemeye hazırlanıyor. Anayasal araçların yanı sıra, sokak eylemleri, siyasi kampanyalar, programatik yenilenme ve liderlik figürü üzerinden yürütülecek bu çok katmanlı hamle, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ancak sürecin gidişatı, büyük ölçüde iktidarın vereceği siyasi ve kurumsal tepkilere bağlı olacak.