Kendini Gerçekleştirme İdealinden Kendini Gösterme Zorunluluğuna
Performans toplumu, modern öznenin dışsal baskıdan ziyade kendi içselleştirdiği üretkenlik buyruğuyla hareket ettiği yeni bir dönemi temsil eder. Bu bağlamda birey artık bir disiplinin değil, kendi görünürlüğünün yöneticisidir. Sosyal medya ekosistemleri, bu dönüşümün en işlevsel sahnesini oluşturur: birey, yalnızca üretmekle değil, aynı zamanda görülmekle de yükümlüdür. Görülme arzusu, tarih boyunca tanınma ihtiyacının bir uzantısıyken, bugün ekonomik, sosyal ve en önemlisi de teknolojik bir zorunluluğa dönüşmüştür. Influencer kültürü ve algoritmik sistemler, performansı bir kimlik stratejisine çevirerek modern öznenin değerini beğenilme kapasitesiyle ölçer hale getirmiştir.
Görülme Arzusunun Dönüşümü
Byung-Chul Han’ın Şeffaflık Toplumu’nda vurguladığı gibi, modern özne artık görülmekten korkmaz; aksine, yeterince görünmemekten korkar. Görülme arzusu, etik ya da ilişkisel değil, metrik bir biçime bürünmüştür. Bu süreçte birey, özgünlüğünü değil, ölçülebilirliğini önemsemeye başlar. Instagram veya TikTok gibi platformlarda görünürlük, sosyal varlığın önkoşuluna dönüşür; her paylaşım, bireyin toplumsal kabulünü sürdürme aracıdır. Beğenilmek artık bir duygusal onay değil, dijital bir varoluş göstergesidir.
Performans Toplumu ve Gösteri Kültürü
Performans toplumu, bireyi başarı öznesine dönüştürdüğünü savunur: Artık birey dışsal baskılarla değil, kendi içsel yapabilirim buyruğuyla hareket eder. Bu söylem, neoliberal sistemin kendini gerçekleştir idealini, kendini göster zorunluluğuna dönüştürür. Influencer kültürü bu dönüşümün ekonomik boyutudur: samimiyet, performansın bir parçasına; gündelik hayat, markalaşmış bir içeriğe dönüşür. Birey, Byung-Chul Han’ın deyimiyle, kendi üzerindeki projeye yani kendi görünürlüğüne çalışır.
Teknolojik Baskı ve Algoritmik Özne
Kullanıcı, özgür bir üretici olduğu yanılsaması yaşarken, görünürlüğünü sürdürebilmek için algoritmanın kurallarına mecburi bir itaatle bağlanır. Dijital mecraların gözetim işlevi, artık dışsal bir gardiyan yerine, davranışları analiz eden ve görünürlüğü sıralayan algoritmalar aracılığıyla yürütülür. Böylece modern özne, yalnızca izlenen değil, aynı zamanda veri üreten bir ekonomik aktör hâline gelir ve kendi üretkenliği üzerinden sürekli performans göstermeye zorlanır.
Görünürlük Ekonomisinin Simülasyonu: Black Mirror Örneği
Görülme arzusunun dijital çağdaki en tanıdık karşılığı, Black Mirror dizisinin Nosedive bölümüdür. Bu bölümde bireylerin toplumsal konumu, birbirlerine verdikleri puanlarla belirlenir; sosyal etkileşim, duygusal bir bağ değil, ölçülebilir bir performansa dönüşür. Karakter Lacie, çevresinden yüksek puan alabilmek için davranışlarını sürekli düzenler; samimiyet, yerini stratejik bir nezakete bırakır. Ortaya çıkan düzen, yalnızca bir gözetim toplumu değil, tam anlamıyla bir görünürlük ekonomisidir. İnsan, kendi beğenilme kapasitesiyle var olur. “Nosedive”daki dijital puan sistemi, bu korkunun estetik biçimidir: görünürlüğün kaybı, toplumsal varlığın kaybı anlamına gelir.
Görünürlükten Özgürlüğe
Bu dünya, bireyin kimliğini sürekli ölçülebilir performanslara indirger. Görülme arzusu, özgürlüğün değil, teknolojik zorunluluğun bir tezahürüdür. Birey artık görünürlük içinde var olmaz, görünürlük tarafından var edilir. Ancak bu görünürlük düzeni içinde görünmezliği seçmek, sessiz kalmak ya da kendini göstermemeyi tercih etmek, yeni bir varoluş biçimi olabilir. Gerçek özerklik, performansın dışında kalabilme cesaretinde gizlidir.
Teşekkürler,
Ezel Merin Nalbantoğlu
Kaynakça
Brooker, C. (Yazar), & Wright, J. (Yönetmen). (2016, 21 Ekim). Nosedive (3. Sezon, 1. Bölüm) [Televizyon dizisi bölümü]. Black Mirror içinde. Netflix.
Debord, G. (1967). La société du spectacle [Gösteri toplumu]. Buchet-Chastel.
Foucault, M. (1975). Surveiller et punir: Naissance de la prison [Hapishanenin doğuşu: Gözetim ve cezalandırma]. Gallimard.
Han, B.-C. (2010). Müdigkeitsgesellschaft [Yorgunluk toplumu]. Matthes & Seitz.
Han, B.-C. (2012). Transparenzgesellschaft [Şeffaflık toplumu]. Matthes & Seitz.
Zuboff, S. (2019). The age of surveillance capitalism: The fight for a human future at the new frontier of power [Gözetim kapitalizmi çağı: Gücün yeni sınırında insan geleceği için mücadele]. PublicAffairs.