Tarih boyunca teknoloji, insanın sınırlarını genişleten ve işlevlerini çoğaltan bir kollektif büyüme aracı oldu. Ateş, hayatta kalmayı; yazı, hafızayı; Sanayi Devrimi ise kas gücünü binlerce kat büyüttü ve insana yeni işlevler yarattı. Ancak yapay zeka bu tarihsel zinciri radikal bir şekilde tersine çevirmektedir. İnsan artık teknolojiyle büyümemekte, tersine kendi temel işlevlerini ona bırakmaktadır. İlk kez teknoloji, insanı güçlendiren bir araç olmaktan çıkıp doğrudan onun yerine geçmekte; insanı, tarihin hiçbir döneminde görülmemiş ölçekte bir işlevsizleşme kriziyle yüz yüze bırakmaktadır.
Heidegger’in Varlık ve Zaman (1927) eserinde belirttiği gibi insan varlığını çevresiyle kurduğu anlam ilişkileri üzerinden deneyimler (Heidegger,1962). Yaratmak, karar vermek ve üretmek bu ilişkinin temel işlevleridir. Yapay zeka, bu işlevleri üstlenerek insanı öznesizleştirmektedir. Bu da yalnızca işgücü piyasasında değil, kültürel ve toplumsal varoluşta da insanın merkezden kayması anlamına gelir.
Algoritmik Karar
İşlevsizlik krizinin en çarpıcı biçimde hissedildiği alanlardan biri karar alma süreçleridir. İnsan için karar vermek yalnızca teknik bir işlem değil aynı zamanda vicdan, değer ve bağlamın iç içe geçtiği bir varoluş deneyimidir. Bugün ise bu alan, yargıdan finansa kadar pek çok kritik noktada algoritmalara devredilmektedir. Yapay zeka, hesaplanabilir olanı ön plana çıkarırken, insana özgü olan bağlamsal sezgiyi ve etik yargıyı geri plana iter.
Nitekim 2024’te yayımlanan bir araştırma, risk değerlendirme yazılımlarının hakimlerin karar süreçlerini kayda değer biçimde etkilediğini ortaya koymuştur (Springer, 2024). Böylece karar, insana ait vicdanın ürünü olmaktan çıkmakta ve soğuk bir teknik çıktıya dönüşmektedir.
Otomatik Yaratıcılık
Bu tablo yalnızca karar verme süreçleriyle sınırlı değildir. İnsan, anlam dünyasını yalnızca rasyonel muhakeme üzerinden değil, aynı zamanda hayal gücü ve yaratıcı ifade üzerinden de kurar. Ancak algoritmaların müdahalesiyle, bu alan da giderek teknikleşmekte ve insana özgü yaratıcılık ikinci plana itilmektedir.
Nitekim, görsel sanatlar alanında Midjourney veya DALL-E gibi yapay zeka görüntü modelleri, saniyeler içinde binlerce farklı konsepti, sanatçının haftalarca sürecek emeği olmadan yaratabilmektedir (Colorado Art Review, 2022). Müzik sektöründe ise sanatçıların seslerini taklit eden ve dinlenme rekorları kıran yapay zeka şarkılarının hızla yayılarak müzik telif hukuku ve sanatçı kimliği kavramlarını temelden sarsması, algoritmik yaratıcılığın yalnızca bir araç olmaktan çıkıp, bizzat üretici güç haline geldiğini göstermiştir. Bu gelişmeler, işlev kaybının yalnızca rasyonel ve bilişsel alanlarla sınırlı kalmadığını; insanın özneleştiği yaratıcı alanlarda da belirgin hale geldiğine işaret eder.
Bağların Zayıflaması
İnsanı insan yapan bir diğer temel işlev de bağ kurma yetisidir. İnsan, yalnızca düşünen ya da hayal eden bir varlık değil, aynı zamanda başkalarıyla ilişki içinde anlam üreten bir varlıktır. Ancak yapay zeka çağında bu temel işlev de sarsılmaktadır.
Terapi alanında dijital danışmanlar ya da sosyal medya insanın insana duyduğu ihtiyacı ikame etmeye başlamıştır. Stanford Üniversitesi'nden 2025 tarihli bir rapor, yapay zeka uygulamalarını kullanan yalnız bireylerin, bu sistemlerle kurdukları duygusal destek nedeniyle yüz yüze sosyal etkileşim kurma iradelerini azalttığını ve gerçek ilişkilerden geri çekilme eğilimi gösterdiğini ortaya koymuştur (Stanford HAI, 2025).
Sonuç: Varoluşun Yeniden İcadı
Yapay zeka, insanlara yardım ederken onların en temel işlevlerini sessizce devralmaktadır. Karar verme süreçlerinde vicdanı, sanatta hayal gücünü, toplumsal yaşamda ise bağ kurma yetisini üstlenmektedir. Bulgular, yapay zekanın yalnızca ekonomik bir dönüşüm değil, aynı zamanda varoluşsal bir kriz yarattığını ortaya koymaktadır. Böylece insan, yalnızca karar verici ya da yaratıcı değil, aynı zamanda ilişki kuran bir özne olma vasfını da yitirmektedir.
Bulgular açık: Tarihte ilk kez insanın varoluşunu tanımlayan temel işlevler birer birer yerinden edilmektedir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz çağ, en doğru ifadesiyle, “işlevsiz insan fenomeni” olarak adlandırılabilir. İşte bu noktada, asıl kritik ve ertelenemez soru ortaya çıkıyor:
İnsan, insan kalabilmek için hangi işlevini yeniden icat edecek?
Çok teşekkürler,
Ezel Merin Nalbantoğlu
Kaynakça
• AP News. (2025, March). AI actor Tilly Norwood sparks Hollywood debate as agents show interest. Associated Press. https://apnews.com/article/0fe7dd79a11f77870f4aadd1f5d45887
• Colorado Art Review. (2022). AI-Generated Artwork Wins State Fair Competition.
• Heidegger, M. (1962). Being and time (J. Macquarrie & E. Robinson, Trans.). Harper & Row. (Original work published 1927)
• Springer. (2024). Code is law: How COMPAS affects the way the judiciary handles the algorithm. Artificial Intelligence and Law, 32(2), 145–163. https://doi.org/10.1007/s10506-024-09389-8
• Stanford HAI. (2025). Exploring the Dangers of AI in Mental Health Care. Stanford Human-Centered Artificial Intelligence Report