Sıklıkla duyduğumuz ve içinden geçtiğimiz dönem itibarıyla da duymaya devam edeceğimiz kavramların başında finansal okuryazarlık geliyor. Anlamı oldukça geniş bir tabana oturan bu terimin etki alanı da benzer şekilde büyük. Özellikle finansal piyasalarda öngörü imkanının azaldığı dönemlerde varlığının kıymeti kritik seviyelere yükselen bu kavram üzerinde çalışmakta fayda bulunuyor.
Nedir?
Finansal okuryazarlık, bireylerin bütçe dengelerini yönetebilmeleri ve yatırım tercihleri hakkında bilgi sahibi olarak, bu bilgileri günlük hayatta kullanabilme yetisi olarak özetlenebilir. Daha yalın bir ifadeyle kişinin finansal durumunu kontrol edebilmesi ve finansal refahını artırmak yolunda bilinçli kararlar verebilme kabiliyetine finansal okuryazarlık diyebiliriz.
Hayatımızın hemen her anında parasal bir çıktıyla karşılaştığımız gerçeğinden de hareketle, finansal okuryazarlığı herkesin sahip olması gereken bir beceri olarak sınıflamak yanlış olmayacaktır. Üstelik bu beceri, kredi kartı kullanımı gibi en basit günlük uygulamalardan, emeklilik planlamasına kadar uzanan geniş bir yelpazede manevra kabiliyeti tanıyan bir araç niteliğinde. Diğer bir ifadeyle bu beceriyi edinen bireyler yalnızca günlük finansal kararlarını değil, gelecekteki finansal güvenliklerini de destekleme kabiliyetine sahip oluyorlar.
Ne işe yarar?
Finansal okuryazarlık becerisine sahip olan bir bireyin, finansal çıktılara giden yolda ve asimetrik bilgi akışı içinde taydaşlarından bir adım önde olduğu söylenebilir. Söz konusu kararların karmaşık finansal modeller içermek zorunda olmadığını da bir kez daha anımsamakta fayda bulunuyor zira bir kişinin kredi kartı ödemelerinin takibi, asgari tutarı ödemesi durumunda karşı karşıya kalacağı faiz yükünü bilmesi, bütçesini buna göre ayarlaması ve ihtiyaçlarını ilave faiz yüküne katlanmadan karşılayabilme kabiliyeti de finansal okuryazarlık uygulamasıdır.
Bu bakış açısı ile, finansal okuryazar olmak hemen her alanda daha verimli bir varlık yönetimine giden yolun ilk ve en önemli adımıdır diyebiliriz. Üstelik, bu perspektifi bir adım daha öteye taşıyarak, söz konusu aracı profesyonel hayatta da verimlilik sağlayan bir aparata dönüştürmenin mümkün olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır. Bir satış temsilcisinin müşterileriyle kurduğu diyaloglardan tutun da bir satın alma profesyonelinin fiyat gelişmelerini tahminleme sürecine, imzalanacak bir sözleşmedeki yeniden fiyatlama maddesinin değerlendirilmesinden, potansiyel faaliyet genişlemesi alanlarının tespitine kadar pek çok alanda finansal okuryazar olmanın pozitif etkisi görülecektir.
Nasıl geliştirilir?
Ülkemizde finansal okuryazarlık seviyesinin küresel ortalamaların altında olduğu, S&P tarafından yaklaşık iki yıl önce yapılan çalışma ile görülmüştü. Bu alanda iyi haber ise, finansal okuryazarlığın öğrenilebilir bir beceri olması. Konuya dair öğrenme eğrisi “kısa zamanda yüksek kazanım, orta vadede artan konular eşliğinde karmaşa ve yavaşlama, uzun vadede ise kalıcı birikim” olarak özetlenebilir.
Temel olarak finansal piyasalarda işlem yapmayan ve ekonomi konusuna ilgi duymayan bireyler dahi, küçük okumalarla ya da odaklı incelemelerle mevcut nakit akışlarını ya da yatırım tercihlerini daha rasyonel tabana oturtma imkanına sahipler.
Burada ilk adım finansal okuryazar olmak isteyen bireyin, faiz, enflasyon, kur dinamikleri, risk primleri, bütçe gibi temel ekonomik kavramları öğrenmesi ve bu kavramları ilişkilendirmesiyle kaynak bolluğu da beraberinde geliyor. Youtube ve X, temel seviye için harika birer kaynak konumunda olmakla birlikte içeriklerin sayıca fazlalığı, kaliteli içeriğe erişimi zorlaştırıyor. Yine de küçük bir araştırma ile kaliteli içeriklere ve kaynak üreticilerine erişmek oldukça mümkün. Bunun yanında, aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketlerinin bültenlerine abone olmak, bağımsız yayınların ekonomi bültenlerini takip etmek, yapay zeka araçları ile konu hakkında sohbetler yapmak, ekonomi portallarında vakit geçirmek, ekonomi podcastlerini de dinleme listesine almak, veri yayın platformlarına üye olmak gibi onlarca alternatif mevcut.
Bu kanalların yanında ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve E-Devlet / Uzaktan Eğitim Kapısı gibi kamu kurumlarının da finansal okuryazarlık seviyesinin artırılması hedefiyle hazırladıkları eğitim içeriklerinin son derece besleyici olduğunu belirtmekte fayda var. Söz konusu alternatiflerin neredeyse tamamı ise ücretsiz içeriklerden oluştuğu için ilk adımları atmak neredeyse tamamen bireyin arzu ve hevesine kalıyor diyebiliriz.
Sonuç
Sonuç olarak, finansal okuryazarlık adım adım öğrenilebilen, kaynakları oldukça geniş olan ve ilk adımdan itibaren bireye fayda sağlayan bir beceridir. Çevremizde sıklıkla duyduğumuz “kavramlar çok karışık, hiçbir şey anlamıyorum” cümlesi de bu bakış açısı ile sadece bir kaçış cümlesinden ibaret kalmaktadır. Bu öğrenme yolculuğunda atılan her adımın sağlayacağı kalıcı faydalar düşünüldüğünde günlük rutinlerin içine bu alana odaklanmış içerik tüketimini de sokmak belki de mümkün olan en rasyonel tercihtir.
Eralp Ersoy